Alan Adı Kontrolü

www.

Architectural Styles (Mimari Stiller): Dört Temel Stil ve Uygulama Alanları**

Architectural Styles (Mimari Stiller): Dört Temel Stil ve Uygulama Alanları**
Google News

Mimari Stiller (Architectural Styles): Dört Temel Stil ve Uygulama Alanları

Mimarlık, insan yaşam alanlarını şekillendiren ve kültürel kimlikleri yansıtan önemli bir disiplindir. Farklı dönemler ve coğrafyalarda gelişen mimari stiller, estetik ve işlevsellik açısından çeşitli özellikler taşımaktadır. Bu makalede, mimari tasarımın dört temel stilini ve bu stillerin hangi uygulama alanlarında kullanıldığını detaylı bir şekilde ele alacağız.

1. Klasik Mimari

Klasik mimari, Antik Yunan ve Roma dönemlerine dayanan bir stil olup, simetri, oran ve düzenliliği ön planda tutar. Bu stilin tipik örnekleri arasında tapınaklar ve kamu binaları yer almaktadır. Klasik mimarideki başlıca özellikler:

  • Kolonlar: Dor, İyon ve Korint stilleri gibi çeşitli kolon tipleri kullanılır.
  • Simetri: Binalar genellikle simetrik bir düzende inşa edilir.
  • Süslemeler: Yüksek kaliteli taş işçiliği ve detaylı kabartmalar sıkça görülür.

2. Gotik Mimari

12. yüzyılda Fransa'da doğan Gotik mimari, yüksek ve dik yapılar, büyük vitray pencereler ve karmaşık süslemeler ile tanınır. Genellikle kiliselerde ve katedrallerde kullanılan bu stil, duygu ve manevi hissiyat yaratma amacı güder. Gotik mimarinin belirgin özellikleri şunlardır:

  • Yüksek Tavanlar: Yapılar, tavan yüksekliği açısından oldukça etkileyicidir.
  • Arka plan Destekleri: Uçan payandalar, yapının dengesini sağlar.
  • Vitray Pencereler: Renkli camlardan yapılan büyük pencereler, iç mekânı aydınlatır.

3. Rönesans Mimari

Rönesans dönemi, 14. yüzyılda İtalya'da başlayan bir yeniden doğuş hareketidir. Bu dönemde mimarlık, eski Yunan ve Roma’nın estetik değerlerine dönüş yapmış ve daha çok bireysel ifadelere yer vermiştir. Rönesans mimarisinin önemli özellikleri:

  • Orantılılik: Mimari unsur ve mekân arasında dengeli bir ilişki vardır.
  • Temel Geometrik Şekiller: Daire, kare ve dikdörtgen gibi basit geometrik formlar ön planda tutulur.
  • Akademik Yaklaşım: Mimari tasarım ve inşaat sürecindeki bilimsel ilerlemeler önemlidir.

4. Modern Mimari

20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan modern mimari, işlevselliği ve basitliği esas almakta, süslemeleri minimize etmektedir. Cam, çelik ve beton gibi yeni malzemelerin kullanımı ile kendini göstermektedir. Modern mimarinin temel nitelikleri:

  • Fonksiyonellik: Tasarımda işlevsellik öncelikli olarak değerlendirilir.
  • Teknolojik Yenilikler: Gelişmiş inşaat teknikleri ve yeni malzemelerle daha geniş alanlar yaratılır.
  • Sadeliği: Sade ve temiz çizgiler ile estetik bir görsellik sağlanır.

Her bir mimari stil, tarihsel ve kültürel bağlamda önemli bir yer tutmakta ve çağdaş mimarlık ile etkileşim içindedir. Farklı mimari stillerin uygulama alanları, sadece estetik değil, aynı zamanda toplumun ihtiyaçlarına da yanıt vermektedir.

Gotik Mimari: Tarihsel Kökleri ve Özellikleri

Gotik mimari, 12. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkmış ve özellikle Orta Çağ'ın sonlarına kadar olan dönemde Avrupa'da yaygınlık kazanmıştır. Klasik mimarlığın katı kurallarından uzaklaşarak daha özgür ve dinamik bir anlatım tarzı benimseyen bu stil, her yönüyle etkileyici yapılar ortaya çıkarmıştır.

Gotik dönemin belirgin özellikleri arasında yüksek binalar, zarif formlar ve devasa pencereler yer alır. Mimari tasarımda kullanılan noktalar ve çizgiler, izleyicide derin bir duygusal etki bırakacak şekilde düzenlenmiştir.

  • Yüksek Binalar: Gotik mimari, yüksek tonozlu tavanları ve ince sütunları ile dikkat çeker. Bu özellikler, yapının yukarıya doğru bir hareket hissi vermesini sağlar.
  • Detaylı Süslemeler: Dış yüzeylerdeki karmaşık oymalar ve figürler, mimari eserlere estetik bir derinlik kazandırır.
  • Vitray Pencereler: Üzerinde çeşitli dini öykülerin işlenmiş olduğu renkli camlar, iç mekânlarda büyüleyici ışık oyunları yaratır.

Gotik mimarinin en bilinen örnekleri arasında Notre Dame Katedrali ve Chartres Katedrali bulunmaktadır. Bu yapıların her biri, mimari deha ile birlikte tarihsel olayların da izlerini taşır.

Rönesans Mimari: Yenilikçi Tasarımlar ve Uygulamaları

Rönesans dönemi, 14. yüzyılda İtalya'da başlamış ve sanat, bilim, edebiyat alanlarında büyük bir yenilik getirmiştir. Mimarlık da bu yeniden doğuş sürecinden etkilenen önemli bir alandır. Rönesans mimarisi, antik Roma’nın görkemli formlarına dönüş yaparak, estetik ve işlevselliği bir arada sunmayı amaçlamıştır.

Rönesans mimarisinin en kayda değer özellikleri arasında orantılılık, simetri ve temel geometrik şekillerin kullanımı vardır.

  • Orantılılık: Rönesans sanatçıları, mimari unsurların ve alanların birbirleriyle uyumlu olmasına büyük önem vermişlerdir.
  • Akademik Yaklaşım: Yapıların tasarımında, matematik ve geometri gibi bilimsel prensipler yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.
  • Yenilikçi Tasarım: Rönesans dönemi, İtalyan mimarları tarafından gerçekleştirilen yeniliklerle doludur. Filipo Brunelleschi gibi isimler, kubbe ve merdiven tasarımlarında devrim yaratmıştır.

Floransa Katedrali ve San Pietro Bazilikası, Rönesans mimarisinin dönüm noktalarını temsil eden başlıca yapılardır. Bu binaların her biri, o dönemin estetik değerlerini en iyi yansıtan örneklerdir.

Modern Mimari: İşlevsellik ve Estetiğin Buluşma Noktası

20. yüzyılın başında ortaya çıkan modern mimari, sanayi devriminin getirdiği toplumsal değişimler ile mimari anlayışın yeniden şekillenmesini sağlamıştır. Modern mimari, işlevselliği ön planda tutarak süslemeyi azaltmayı ilke edinmiştir.

Yenilikçi malzemelerin ve inşaat tekniklerinin kullanımı, bu mimari stilin en dikkat çekici unsurlarından biri olmuştur.

  • Fonksiyonellik: Modern mimaride, yapının amacına hizmet etmesi önceliklidir. Her bir detay, işlevselliği artırma amacı güder.
  • Yeni Malzemeler: Cam, çelik ve beton gibi malzemeler, mimari tasarımlara kapsamlı esneklik sağlar. Bu yapı, daha geniş ve ferah alanlar yaratma olanağı sunmaktadır.
  • Minimalist Estetik: Modern mimaride sade çizgiler ve düz yüzeyler, görsel etkiyi artırır ve sadeliği ön planda tutar.

Birçok çağdaş yapı, modern mimari tarzının etkilerini taşımakta ve bu stilin evrimini yansıtmaktadır. Örnek olarak, Sydney Opera Binası ve Villa Savoye gibi yapılar, işlevsellik ile estetiğin bir arada buluştuğu başarılı örnekler olarak gösterilebilir.

Postmodern Mimari: Çeşitlilik ve Eleştirel Yaklaşımlar

Postmodern mimari, 20. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan bir hareket olup, modern mimarinin katı kurallarını reddederek daha fazla çeşitliliği ve bireyselliği kucaklamaktadır. Anlamın çok katmanlı olabileceğini savunan postmodernizm, mimaride de çeşitli stillerin ve formların bir araya gelmesini sağlar. Bu yaklaşıma göre, mimarinin amacı yalnızca estetik değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel eleştiriyi de içermelidir.

Postmodern mimarinin başlıca özellikleri şunlardır:

  • Mimari Anlam Derinliği: Her yapı, içinde farklı anlam katmanları barındırabilir ve izleyicide düşünsel bir etki yaratmayı hedefler.
  • Çeşitlilik ve Eklektizm: Farklı stil ve dönemlerden unsurların bir arada kullanılması, her yapının özgün bir kimlik kazanmasına yardımcı olur.
  • Dekoratif Unsurlar: Süsleme ve dekorasyon, postmodern mimarinin önemli bileşenlerindendir. Renkli ve çeşitli malzemelerle yapılan tasarımlar, göz alıcı bir etki yaratır.

Postmodern mimarinin en bilinen örnekleri arasında New York’taki AT&T Binası, Michael Graves'in tasarımı olan Portland Belediye Binası ve Pritzker Ödüllü Frank Gehry’nin Guggenheim Müzesi bulunmaktadır. Bu yapılar, mimari yaratım sürecinin tamamen farklı bir boyuta taşındığını göstermektedir.

Mimari Stillerin Tarihsel Evrimi: Geçmişten Günümüze

Mimari stiller, tarihsel bağlamda sürekli bir biçim değişikliği ve evrim sürecine sahiptir. Her stil, kendi dönemin kültürel, toplumsal ve teknolojik koşullarını yansıtır. Klasik mimariden modern mimariye kadar olan bu yolculuk içinde geçişler, ideolojik ve estetik yenilikler futboluna dayanır.

- Klasik Dönem: Antik Yunan ve Roma mimarisinin temel prensipleri, sonradan gelen birçok stili etkilemiştir. Bu dönemdeki simetrik ve oranlı yapılar, mimari anlayışa biçim kazandırmıştır.

- Gotik Dönem: Orta Çağ boyunca yaşanan sosyal ve dini dönüşümler, mimaride de derin etkiler yaratarak yüksek tavanlar ve karmaşık süslemeler ile dolu bir stil oluşturmuştur.

- Rönesans Dönemi: Sanat ve bilimde yaşanan yenilikler, mimaride de orantılılık ve simetrinin ön plana çıkmasına neden olmuştur. Bu dönem, eski değerlerin yeniden keşfi ile karakterize edilir.

- Modern Dönem: 20. yüzyılın başında ortaya çıkan modern mimari, işlevselliği ve sadeliği ön planda tutarak birçok yeni malzeme ve teknik getirmiştir.

Tarih boyunca her mimari stil, kendi döneminin sosyal, kültürel ve teknolojik sorunlarına cevap vermeye çalışmıştır. Bu evrim, mimarlığın dinamik yapısının bir yansımasıdır.

Farklı Coğrafyalarda Mimari Stillerin Yansıması

Mimari, yalnızca bir yapı oluşturma süreci değil, aynı zamanda bir kültürel ifade biçimidir. Farklı coğrafyalarda farklı mimari stiller, yerel gelenekler, malzemeler ve iklim koşullarına göre şekillenmiştir. Bu durum, mimarinin evrenselliği ve yerelliği arasındaki dengeyi de göstermektedir.

- Asya Mimarlığı: Asya’da taş, ahşap ve bambu gibi malzemelerle yapılan geleneksel yapılar, doğa ile uyumlu bir yaşam alanı yaratmayı hedefler.

- Avrupa Mimarlığı: Avrupa’da farklı ülkeler, farklı stil ve akımları benimseyerek çeşitlilik gösterirken, aynı zamanda tarihsel yapılarla dolu bir mirasa sahiptir. Fransız gotik katedralleri ya da İtalyan Rönesans yapıları, kültürel derinliği yansıtan örneklerdir.

- İslam Mimarlığı: İslam dünyasında ortaya çıkan mimari stiller, süsleme sanatları ve geniş avluları ile dikkat çeker. Camiler ve saraylar bu alanda önemli örneklerdir.

Her coğrafya, kendi değerleri ve kültürü ile mimari stillerine biçim verirken, aynı zamanda global mimari akımların etkileşimini de gözler önüne sermektedir.

Sürdürülebilir Mimari: Geleceğin Tasarım Trendleri

Mimarlık dünyasında sürdürülebilirlik, 21. yüzyılın en önemli önceliklerinden biri haline gelmiştir. Sürdürülebilir mimari, çevre ile uyumlu binaların tasarımını ve inşaatını ön plana çıkararak hem doğal kaynakların korunmasını sağlar hem de insan yaşam alanlarını iyileştirir. Sürdürülebilir mimarinin temel hedefleri arasında enerji verimliliği, doğal kaynakların etkin kullanımı ve atık yönetimi yer almaktadır. Bu makalede, sürdürülebilir mimarinin ana kavramlarını, trendlerini ve uygulanabilirliğini detaylı bir şekilde ele alacağız.

1. Enerji Verimliliği

Sürdürülebilir mimaride enerji verimliliği, yapının tasarım aşamasından itibaren dikkate alınması gereken bir unsurdur. Binaların enerji tüketimini azaltmak amacıyla çeşitli stratejiler uygulanmaktadır. Bu stratejilerden bazıları şunlardır:

  • Pasif Güneş Enerjisi Kullanımı: Binaların mimarisi, güneş ışığından en iyi şekilde yararlanacak şekilde tasarlanmalıdır. Güneş panelleri ve doğal havalandırma sistemleri de enerji verimliliğini artıran unsurlardır.
  • İyi Yalıtım: Yüksek kaliteli yalıtım malzemeleri kullanmak, enerji kaybını azaltarak iç mekan konforunu artırır.
  • Akıllı Bina Teknolojisi: Yenilikçi teknolojilerle entegre edilen sistemler, enerji tüketimini gerçek zamanlı olarak izleme ve optimize etme imkanı sunar.

2. Doğal Malzeme Kullanımı

Sürdürülebilir mimaride kullanılan malzemelerin seçiminde, doğaya zarar vermeyen seçenekler tercih edilmelidir. Yerel kaynaklardan elde edilen doğal malzemeler, çevre dostu bir yapı ortaya koyar ve karbon ayak izini azaltmaya yardımcı olur. Bu doğrultuda;

  • Geri Dönüştürülmüş Malzemeler: İnşaat süreçlerinde geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanılması, atıkları azaltır ve çevresel etkiyi minimize eder.
  • Yerel Malzemeler: Yerel olarak üretilen malzemeleri kullanarak nakliye sürecinden kaynaklanan karbon salınımını azaltmak mümkündür.
  • Doğal ve Organik Malzemeler: Ahşap, taş ve bambu gibi doğal malzemelerin kullanımı, hem estetik hem de çevresel açıdan avantaj sağlar.

3. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Sürdürülebilir mimari projeleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonuna da yer vermektedir. Güneş, rüzgar veya jeotermal enerji gibi alternatif enerji kaynakları, sürdürülebilir bir yaşam alanı yaratmanın temel unsurlarındandır. Bu bağlamda:

  • Güneş Enerjisi Sistemleri: Güneş panelleri kurarak elektrik ihtiyacının büyük kısmını yenilenebilir kaynaklardan sağlamaktır.
  • Rüzgar Enerjisi: Rüzgar türbinleri ile yapıların enerji ihtiyacını desteklemek, sürdürülebilirliğe katkı sağlar.

Mimari Stillerin İkincil Kullanım Alanları

Mimari stiller, yalnızca yeni yapıların inşasında değil, aynı zamanda mevcut binaların yeniden işlenmesi ve farklı işlevler üstlenmesi sürecinde de önemli rol oynamaktadır. İkincil kullanım alanları, mimari tasarımın esnekliğini ve yaratıcılığını sergilemektedir. Mimari stillerin ikincil kullanımları arasında:

  • Tarihi Binaların Restorasyonu: Eski yapıların özgün karakteri korunarak yenilenmesi, tarih ve estetiği bir araya getirmektedir.
  • Endüstriyel Alanların Dönüşümü: Yerel sanayi tesislerinin sanatsal ve sosyal alanlara dönüştürülmesi, toplumsal yaşamı zenginleştirmektedir.
  • Kültürel Mekanların Yeniden Kullanımı: Tiyatro, sergi salonu gibi yerlerin modern ihtiyaçlara göre yeniden tasarlanması, halkın kültürel etkinliklere katılımını artırmaktadır.

Mimari Stiller ve Kültürel Kimlik: Yerel Unsurların Rolü

Mimari, kültürel kimliğin önemli bir bileşeni olarak yerel unsurları bünyesinde barındırmaktadır. Farklı coğrafyalardaki mimari stiller, o bölgenin tarihsel, sosyal ve kültürel dokusunu yansıtmaktadır. Yerel unsurların mimariye etkisi:

  • Geleneksel Mimari Unsurları: Yerel malzeme kullanımı, geleneksel işçilik ve bölgeye özgü mimari detaylar, kültürel kimliği güçlendiren unsurlardır.
  • Doğal ve İklimsel Koşullar: Yapının tasarımında bölgenin iklimsel özellikleri ve doğal çevresi dikkate alınmalıdır. Bu, biyoklimatik tasarımın önemini de vurgular.
  • Sosyal ve Toplumsal Dinamikler: Yerel toplulukların ihtiyaçları ve tercihleri, mimari tasarım sürecinin yönlendiricisidir.

10. Çağdaş Mimari: Yenilikçi Yaklaşımlar ve Uygulama Sahaları

Çağdaş mimari, günümüzün sosyal, kültürel ve teknolojik değişimlerini yansıtan dinamik bir disiplindir. 20. yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkan bu akım, yenilikçi tasarım anlayışları, yeni malzemelerin kullanımı ve çevre dostu yaklaşımlarla şekillenmiştir. Bu bölümde, çağdaş mimarinin temel özelliklerini ve uygulama alanlarını ele alacağız.

Temel Özellikleri

Çağdaş mimari, estetikten çok işlevselliği ön planda tutarak, birçok yenilikçi yaklaşımı barındırmaktadır. İşte çağdaş mimarinin başlıca özellikleri:

  • Farklı Malzeme Kullanımı: Cam, çelik ve sürdürülebilir malzemeler, çağdaş yapılar için sıklıkla tercih edilir.
  • Açıklık ve Ferahlama: İç mekânlar genellikle açık ve ferah olacak şekilde tasarlanarak doğal ışığa öncelik verilir.
  • Çevre Dostu Tasarım: Sürdürülebilirlik yaklaşımına dayanarak, enerji verimliliği ve minimum çevresel etki esas alınır.

Uygulama Alanları

Çağdaş mimari, birçok alanda kendini göstermekte ve toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilmektedir. Başlıca uygulama alanları:

  • Kamusal Alanlar: Parklar, meydanlar ve kültürel merkezler, çağdaş mimari ile tasarlanarak modern yaşam tarzına entegre edilir.
  • Konut Projeleri: Yenilikçi konut projeleri, estetik ve işlevselliğin birleşimi ile tasarımda çeşitlilik sunar.
  • Ofis ve Ticari Yapılar: İş merkezleri, çalışma ortamlarının ergonomik ve verimli hale getirilmesi amacıyla çağdaş mimari ilkelerine göre inşa edilir.

11. Mimarlıkta Estetik ve Fonksiyon: Dört Temel Stil

Mimarlıkta estetik ve işlevsellik, birbirini tamamlayan unsurlar olarak düşünülmelidir. Bu iki kavram, mimarlık tarihinin farklı dönemlerinde farklı şekillerde ifade edilmiştir. Dört temel stil, bu etkileşimin örneklerini sunmaktadır:

Estetik Vurgu

Her mimari stilin estetik anlayışı, dönemin toplumsal ve kültürel dinamiklerine bağlıdır. İşte dört temel stilin estetik özellikleri:

  • Klasik Mimari: Simetri ve oran, estetiğin ön planda olduğu unsurlardır.
  • Gotik Mimari: Yüksek duvarlar ve karmaşık süslemeler, görsel bir estetik yaratır.
  • Rönesans Mimari: Geometrik formların dengesi, estetik bir derinlik katar.
  • Modern Mimari: Sade ve işlevsel formlar, minimalist bir estetik yaratır.

Fonksiyonel Yaklaşımlar

Fonksiyonellik, mimarinin kullanıcı ihtiyaçlarına cevap verme konusundaki yeteneği ile ilgilidir. Dört temel stilin fonksiyonel özellikleri:

  • Klasik Mimari: Her yapı, belirli bir amaca hizmet edecek şekilde tasarlanmıştır.
  • Gotik Mimari: Mekânın manevi hüsun ile güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
  • Rönesans Mimari: Geometrik unsurlar, mekânın işlevselliğini artırır.
  • Modern Mimari: Her detay, yapı malzemelerini ve tekniklerini dikkate alarak işlevselliği artırır.

12. Mimari Tasarımda Stilin Önemi: Kalkınma ve Değişim

Mimari tasarımda stil, sadece estetik bir unsur değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve ekonomik değişimlerin temsilcisidir. Stil, toplumları ve yerel kültürleri yansıtırken, mimarlıkla olan ilişkimizi de belirler.

Stil ve Sosyal Değişim

Mimari stiller, toplumsal değişim ile doğrudan ilişkilidir. Her stil, dönemin ruhunu yansıtma kapasitesine sahiptir. Bu bağlamda:

  • Klasik Mimari: Antik dönemlerin toplumsal yapılarını yansıtır.
  • Gotik Mimari: Orta Çağ toplumunun manevi ve sosyal dinamiklerini ortaya koyar.
  • Rönesans Mimari: Yenilikçi düşünceler ve bireyselliğin önemini vurgular.
  • Modern Mimari: Sanayi devrimi ve modern yaşamın gereksinimlerini karşılar.

Ekonomik Kalkınma ile Stil

Mimari stiller, ekonomik kalkınmayı ve yerel ekonominin gelişimini de dolaylı olarak etkileyebilir. Yapıların tarzı ve kalitesi, bir bölgenin çekiciliğini artırabilir. Bunun yanı sıra:

  • Konut Gelişimi: Modern tasarım, konut projelerinin değerini artırır.
  • Ticari Alanlar: Estetik ve işlevsellik, ticari projelerde başarılı sonuçlar doğurur.

Sonuç ve Özet

Mimari, insanlık tarihinin önemli bir ifadesi olarak, farklı dönemlerde çeşitlilik gösteren stillerle evrim geçirmiştir. Klasik, Gotik, Rönesans ve Modern mimari tarzları, kendi bağlamları içinde insan ihtiyaçlarına ve kültürel dinamiklere nasıl yanıt verdiğini ortaya koymaktadır. Mimari mimarlığın estetik ve fonksiyonel unsurları arasında bir denge kurarak, sadece yapılar değil, same zaman insan yaşamının nasıl şekillendiğini de etkiler.

Gotik mimari, duygusal derinlik yaratma çabasıyla yüksek yapılar ve görsel estetik sunarken, Rönesans dönemi antik değerleri yeniden keşfederek bireysel ifadelere yönelmektedir. Modern mimari, işlevselliği ön planda tutarak minimalist bir yaklaşım sergilerken, çağdaş mimari yenilikçi tasarım ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimsemektedir.

Aynı zamanda, yeniden kullanımlar ve restorasyon gibi ikincil kullanımlar, mevcut yapıları yeniden değerlendirerek tarihsel ve kültürel değerleri gelecek nesillere taşımak amacıyla önemli bir rol oynamaktadır. Farklı coğrafyalardaki yerel unsurlar da mimari stilleri zenginleştirerek, çağdaş mimarinin estetik ve işlevsellik açısından daha çeşitli olmasına olanak tanımaktadır.

Sürdürülebilir mimari ise, günümüzün çevresel sorunlarına yaratıcı çözümler sunarak, gelecek açısından umut verici bir yol haritası çizmektedir. Sonuç olarak, mimari stiller, sadece bir yapı oluşturma sanatını değil, aynı zamanda toplumların kültürel ve sosyal gelişim süreçlerini de şekillendirir.


Etiketler : Mimari Stiller, Architectural Styles, uygulama,
Sevdiklerinle Paylaş! :

Yazılan Yorumlar
Yorum Yaz



Whatsapp Destek